6. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları

Türk Telekom’un ana sponsorluğunda Bu yıl altıncısı gerçeleştirilecek olan geleneksel Uluslararası Türkçe Olimpiyatları 22 Mayıs’ta başlıyor. 110 farklı ülkeden yarışmacıların katılacağı Olimpiyat, 2 Haziran 2008 tarihinde sona erecek.

Haritada yerini bile bulamayacağım ülkelerden katılım var. Hoş benim coğrafyamda zayıftır. Her yıl daha çok ülkenin katılımı bizim itina ile katlettiğimiz dili daha değerli hale getiriyor.

6. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na katılmak için başvuran ülkeler aşağıdaki gibi.

1. ABD  59. Kuzey İrlanda
2. Afganistan 60. Laos
3. Almanya 61. Letonya
4. Angola 62. Liberya
5. Arjantin 63. Litvanya
6. Arnavutluk  64. Macaristan
7. Avustralya 65. Madagaskar
8. Avusturya 66. Makedonya
9. Azerbaycan 67. Malavi
10. Azerbaycan Nahçıvan Ö.C. 68. Maldiv Adaları
11. Bangladeş 69. Malezya
12. Belarus 70. Mali
13. Belçika 71. Meksika
14. Benin 72. Mısır
15. Birleşik Arap Emirlikleri 73. Moğolistan
16. Bosna-Hersek 74. Moldova
17. Brezilya 75. Moritanya
18. Bulgaristan 76. Mozambik
19. Burkina Faso 77. Myanmar (Burma)
20. Cezayir 78. Nepal
21. Çad 79. Nijer
22. Çek Cumhuriyeti 80. Nijerya
23. Danimarka 81. Norveç
24. Endonezya 82. Orta Afrika Cumhuriyeti
25. Estonya 83. Özbekistan
26. Etiyopya 84. Pakistan
27. Fas 85. Papua Yeni Gine
28. Fildişi Sahili 86. Polonya
29. Filipinler 87. Portekiz
30. Finlandiya 88. R. F. Tataristan .C.
31. Fransa 89. Romanya
32. G. Kore 90. Rusya Federasyonu
33. Gana 91. Senegal
34. Gine 92. Sırbistan
35. Güney Afrika 93. Singapur
36. Gürcistan 94. Slovenya
37. Hindistan 95. Srilanka
38. Hollanda 96. Sudan
39. Irak 97. Suriye
40. İngiltere 98. Suudi Arabistan
41. İran 99. Şili
42. İskoçya  100. Tacikistan
43. İspanya 101. Tanzanya
44. İsveç 102. Tayland
45. İsviçre 103. Tayvan
46. İtalya 104. Togo
47. Japonya 105. Türkmenistan
48. Kamboçya 106. Uganda
49. Kamerun 107. Ukrayna
50. Kanada  108. Ürdün
51. Karadağ 109. Venezuella
52. Kazakistan  110. Vietnam
53. Kenya 111. Yemen
54. Kırgızistan 112. Yunanistan
55. Kolombiya 113. Zambiya
56. Kongo    
57. Kosova    
58. Kuveyt     

Cezayir`de sokak adları hala Türkçe

Osmanlı `nın tam 3 asır kaldığı toprakların kuzeyi , Akdeniz `in mavisi ile süslü iken güneyinde çöl iklimi hakim. Cezayir `de, sokak isimlerinde ve soyadlarında hala Türkçe kullanılıyor. Osmanlı `yı ve Türkleri çok seven Cezayir halkı, bugün bile Türk insanını, `insanların en hayırlıları` olarak adlandırıyor. Ne yazık ki Osmanlı `nın bıraktığı eserlerin çoğu sömürge döneminde yıkılmış. Uzun müddet bölgeye hakim olan Fransızların etkileri hala sürüyor. Ülkenin resmi dili Arapça olmasına rağmen hemen herkes Fransızca konuşuyor. Binalarda, araçlarda, gazetelerde, radyo ve TV `lerde, kısacası her yerde Fransız etkisi var. Cezayir `in en çok mal aldığı ülkelerin başında da Fransa geliyor. Çanak antenler Avrupa TV `lerine, özellikle de Fransız televizyonlarına yönlendirilmiş durumda. Cezayir `in başkenti, ülke ile aynı adı taşıyor.

TBD, Türkçe karakterlere sahip çıkanları ödüllendirdi

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından bu yıl 15`incisi İzmir Çeşme`de düzenlenen BİMY`de bilişim sektörünün yöneticileri üç gün boyunca yapılan oturumlarda güncel konuları ele aldı. TBD, Türkçe karakterlere sahip çıkanları ödüllendirdi.

İzmir Çeşme `de yapılan BİMY 15`e 600`denfazla kişi katıldı. Kamu ve özel sektör bilgi işlem merkezi yöneticilerinden akademisyenlere, üniversite öğrencilerinden sektörün belli başlı şirketlerinin yöneticilerine değin bilişim sektörüne yön veren tüm kesimleri bir araya getiren BİMY toplantılarının 15`incisinde Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç . Dr. Turhan Menteş , TBD `nin akademisyenlerden profesyonellere, öğrencilerden bürokratlara tüm bilişim sektörünü kucaklayan bir `çatı örgüt` olduğunu vurguladı. Derneğin bu konumunun güçlenerek devam edeceğini belirten Menteş , “Bu yıl BİMY kapsamında üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölüm başkanlarını bir araya getiren Akademia toplantılarına da ev sahipliği yaptık. Bundan böyle Akademia toplantıları TBD `nin tüm etkinlikleri içinde yer alacak.” dedi.

Açılışı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından yapılan BİMY 15`te çağrılı konuşmacılardan şirket seminerlerine, panellerden Akademia toplantısına değin toplam 25 oturum gerçekleştirildi. BİMY 15`te ele alınan bazı konu başlıkları şöyle: Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin İnovasyon ve Verimlilik Artışı Üzerindeki Etkileri, Bankacılıkta Bilişim, Bilişim Sektöründe Standartlaşma / Sertifikasyon ve Katma Değerin Artırılması, İnternet Yönetişimi , Kimlik Yönetimi .

Öte yandan Türkiye Bilişim Derneği , BİMY 15`in açılışında kısa mesajlarda Türkçe karakterlerin kullanımının kabulünde emeği geçenleri birer plaketle ödüllendirdi. Plaket verilen kişi ve kurumlar şunlar: Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım , Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer , GSMA adına Muzaffer Akpınar , Telekomünikasyon Kurumu `ndan Ejder Oruç, Arzu Cihan , Erdoğan Olcay , Avea , Turkcell , Vodafone , Mobisad , Teder ve Tüted .

Türk Dilleri

Türk Dilleri, tahminen 150 Milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. Türk Dilleri Sibirya´da ve Orta Asya´da (Altay Bölgesinde) doğdu.
Asya´nın ve Avrupa`nın bazi bölgelerinde göçler nedeniyle genişledi.
Moğolca ve Tonguzca ile birlikte Altay-Dillerini oluştururlar. Bu dağilim bu halkların ortak yaşam bölgelerinden (Altay Bölgesinden) kaynaklanır.
Diğer eski bir dil grubu olarak da Ural-Altayca’sını dikkate alabiliriz.
Türk Dilleri coğrafi bölgelere, tarihi gelişimlere ve politik kararlara göre değişiklikler gösteriyordu.
Türk Dilleri arasında daha çok subjektiv faktörler farklılıklar gösterir. Diğer Dil gruplarında olduğu gibi bir birlik ya da eşitlik klasmanı yoktur.
Aşağida göreceğimiz diller genel anlamda Yazı Dilleri ya da Devletler tarafında kabul gören etnik grupların dilleridir.
(En eski Türkçe kelimeler tahminen Çin’de bulunan M.ö. 1766 yılına ait Turku Kelimeleri olabilir.)
Genel olarak aşağidaki gruplar farklılıklar gösterir:
 
Oğuz Dilleri (Güney Batı-Grubu): Türkiye Türkçesi, Azerice, Türkmence, Gagavuzca ve
Krım-Tatarca’sı.
İran-Türk Grubu (Oğuzca): Hallaçça, Horasan-Türkçesi
Uygur Dilleri(Güney Doğu-Grubu): Özbekçe, Yeni Uygurca
Kıpçak-Bulgarca Dilleri (Eski Kuzey Batı-Grubu): Çuvaşca
Kıptçak Dilleri (Kuzey Batı-Grubu): Başkirce, Karaimce, Karakalpakça,Karaçay-Balkarca, Kazakça, Kırgızca, Kumikçe, Nogayca, Tatarca, Mesetçe
Sibirya Türk Dilleri (Kuzey Türkçesi):
Kuzey Sibirya Türk Dilleri (Kuzey Doğu-Türçe): Dolganca, Yakutça,
Güney Sibirya Türk Dilleri (Güney Doğu-Türkçe): Altayca, Çakaşça, Sorca, Tofaca (Karagaşça), Tuvanca
Türk dillerinin diğer dağılımı ise coğrafidir:
Batı Türçe, Doğu Türkçe, Kuzey Türkçe ve Güney Türkçe.
Önemli ve Kaybolan Diller
Türk dillerine Çin’deki Salarca ve Sarı-Uygurca dilleri ile İran’daki Afsarca, Kaşgarca da dahildir.  
Krım-Tatarcasının bir varyantı olan Krımçakça, ya Oğuzca grubuna ya da Kıptaç grubuna dahil edilebilinir. Altaycanın Aksanları çok tartışma konusu olan dil gruplarıdır.
Kaybolmaya yüz tutmuş bir sürü diller vardır.Bunlara örnek Sibirya’daki ve Orta Asya’daki Eski-Türkçeyi, Eski-Uygurcayı,
Karlukça’yı und Koresmişçeyi sayabiliriz. Daha sonra sırayla Kıptaçça, Çağatayca ve Osmanlıca gelir. 
Hunca ve Avarca yı da türk dilleri grubuna dahil etmek gerekir.
Büyük resmi türk dilleri: Türkçe, Azerice, Türkmence ve Özbekçe,daha uzak olarak Kazakça ve buna yakın olan Kırgızca’ dır.
Bölgesek resmi dil olarak: Başkirce, Tatarca
Kaybolan Türk  dilleri: Karaimce, Krımçakça, Sorca ve Tofaca (Karagaşça).
Tarihten bu güne kadar türk dilleri gruplarını 5’e ya da 6’a ayırabiliriz. Ama aslında bu grupları iki büyük gruba ayırabiliriz.
Eski Göktürklerin Doğu Aksanlarından doğan  Oğurca Dil bölgesi, ve  eski  Göktürklerin Batı Aksanlarından doğan Oğuzca’dır.
Birbirlerinden çok uzak ve farklı bölgelerde konuşulmasına karşın bu iki dil birbirlerine çok yakındır.
Eğer bugünkü Türkiye Türkçesinin yazı stilini bu dillere uyarlarsak bu yakınlık daha belirgin bir şekilde karşımıza çıkar.  

1990 senesinde  Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan devletleri 2005 senesinden itibaren latin alfabesini kullanmaya karar aldılar.
(Diğer ülkelerde yaşayan türkçe konuşan Azınlıklar  için bu süre 2010 senesine kadardır.)
Türkçe konuşan Yahudiler eskiden beri Ibrani Alfabesini kullanılar.


Türk Dili Tetkik Cemiyeti

Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932’de Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rif’at, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri’dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif’at’tır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak tespit edilmiştir. Atatürk’ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun “Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın” adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934’te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936’daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Türk Dil Kurumu başlangıçtan beri çalışmalarını iki ana eksen üzerinde yürütmüştür:
1. Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;
2. Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak.

Atatürk’ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan Göktürk (Runik) yazılı metinlerin ilk iki cildi onun sağlığında yayımlanmış; 1940’larda yayın hayatına çıkabilen Divanü Lügati’t-Türk, Kutadgu Bilig gibi eserler üzerinde de yine onun sağlığında çalışılmaya başlanmıştır. Daha sonra birçok cilt hâlinde ortaya çıkacak olan Tarama ve Derleme Sözlüğü’yle ilgili çalışmalar da Atatürk’ün sağlığında başlamıştır. Tarama Sözlüğü, 13. yüzyılda başlayan Batı Türkçesinin eski eserlerinin taranmasıyla; Derleme Sözlüğü, Anadolu ağızlarında kullanılan kelimelerin derlenmesiyle oluşturulmuş büyük sözlüklerdir. Çağdaş Türkçenin grameri, sözlüğü, imlâsı ve terimleriyle ilgili çalışmalar da Atatürk tarafından ilgiyle izlenmiştir.

Türk Dil Kurumunun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede çok hızlı bir arılaştırma akımı da başlamıştır. Bizzat Atatürk’ün öncülük ettiği, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 güzüne kadar sürmüş; halkın diline girip yerleşmiş kelimelerin dilden atılması işleminden bu tarihte vazgeçilmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuş ve özellikle 1960’tan sonra Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmaya devam etmiştir. 1980’den sonra tartışmalar durulmuş, bilimsel çalışmalar hız kazanmıştır.

Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakmıştır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk’ün mirasından karşılanmaktadır. Bu miras bugün Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan Türkiye İş Bankası sermayesinin %28,9’unu oluşturmaktadır.

Türk Dil Kurumunun yapısıyla ilgili ilk önemli değişiklik 1951 yılındaki olağanüstü kurultayda yapılmıştır. Atatürk’ün sağlığında Millî Eğitim Bakanının Kurum başkanı olmasını sağlayan tüzük maddesi 1951’de değiştirilmiş; böylece Kurumun devletle bağlantısı koparılmıştır. İkinci önemli yapı değişikliği 1982-1983 yıllarında gerçekleştirilmiştir. 1982’de kabul edilen ve şu anda da yürürlükte olan Anayasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, bir Anayasa kuruluşu olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınmış; böylece devletle olan bağlar yeniden ve daha güçlü olarak kurulmuştur.

Atatürk, 1 Kasım 1936’da Türkiye Büyük Millet Meclisinin V. dönem 2. yasama yılını açış konuşmasında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun geleceği ile ilgili dileklerini şu sözlerle dile getirmişti:

“Başlarında değerli Eğitim Bakanımız bulunan, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun her gün yeni gerçek ufuklar açan, ciddî ve aralıksız çalışmalarını övgü ile anmak isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş derinliklerini, dünya kültüründe başlangıcı temsil ettiklerini, kabul edilebilir bilimsel belgelerle ortaya koydukça, yalnız Türk ulusunun değil, bütün bilim dünyasının ilgisini ve uyanmasını sağlayan, kutsal bir görev yapmakta olduklarını güvenle söyleyebilirim. (Alkışlar)Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda, ortaya çıkardığı beş bin beş yüz yıllık maddî Türk tarih belgeleri, dünya kültür tarihinin yeni baştan incelenmesini ve derinleştirilmesini gerektirecektir. Birçok Avrupalı bilim adamının katılması ile toplanan son Dil Kurultayının aydınlık sonuçlarını görmekle çok mutluyum. Bu ulusal kurumların az zaman içinde ulusal akademilere dönüşmesini dilerim. Bunun için, çalışkan tarih, dil ve bilim adamlarımızın, bilim dünyasınca tanınacak orijinal eserlerini görmekle mutlu olmanızı dilerim.”

Atatürk’ün bu dileği dikkate alınarak her iki kurum da böylece akademik bir yapıya kavuşturulmuştur.

Bugün Türk Dil Kurumu, 20’si Yüksek Öğretim Kurumu; 20’si Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurulu tarafından seçilen 40 asıl üyeye sahiptir. Üyelerin büyük çoğunluğu Türk üniversitelerinde çalışan Türkologlardır. Başbakanın önerisiyle Cumhurbaşkanınca tayin edilen Kurum Başkanı ve 40 asıl üye Bilim Kurulunu oluşturur. Kurumun bilimsel çalışmaları bu kurul tarafından plânlandığı gibi yönetim işlerini üstlenen Yürütme Kurulu ile bilimsel çalışmaları yürüten Kol ve Komisyonların üyeleri de bu kurul tarafından seçilir.

Bilimsel çalışmaları yürüten kollar şunlardır:
1. Sözlük Bilim ve Uygulama Kolu,
2. Gramer Bilim ve Uygulama Kolu,
3. Dil Bilimi Bilim ve Uygulama Kolu,
4. Terim Bilim ve Uygulama Kolu,
5. Ağız Araştırmaları Bilim ve Uygulama Kolu,
6. Kaynak Eserler Bilim ve Uygulama Kolu.

Türkiye Türkçesinin çağdaş sözlüğünü sürekli geliştirerek yayımlayan ve Genel Ağ ortamında sürekli güncelleyen Türk Dil Kurumu, İmlâ Kılavuzu’nu 2000 yılında yayımlamış olup, 2004 yılında İlköğretim Okulları için İmlâ Kılavuzu’ nu yayımlamıştır. 1998 yılı içinde 9. baskısı çıkmış olan Türkçe Sözlük’te 75.000 civarında kelime yer almıştır.

Son dönemde, yılda 30-40 bilimsel eseri yayın dünyasına kazandıran Türk Dil Kurumunun üç süreli yayını da bulunmaktadır. Güncel dil konularını ve geniş kitlenin anlayacağı dilde yazılmış araştırmaları içine alan Türk Dili dergisi ayda bir yayımlanmaktadır. Altı ayda bir yayımlanan Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi; Kazak, Kırgız, Tatar vb. Türk topluluklarının dil ve edebiyatlarıyla ilgili araştırmalara yer verir. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten ise tamamen bilimsel araştırmaları içine alır ve yılda bir sayı yayımlanır.

Türk Dil Kurumunda şu anda, üç proje yürütülmektedir:
1. Türklük Bilimi (Türkoloji) Alanında Yabancıların Eserlerinin Türkçeye Çevrilmesi Projesi,
2. Türk Dünyası Destanlarının Tespiti, Türkiye Türkçesine Aktarılması ve Yayımlanması Projesi,
3. Mühendislik Terimleri Sözlüğü Projesi.

Kurumumuzun biten projeleri ise şunlardır:
1. Türkiye Türkçesi Sözlükleri Projesi,
2. Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri ve Şiveleri Sözlüğü ve Grameri Saha Araştırması Projesi,
3. Türkiye Türkçesi ve Tarihî Devirler Yazı Dilleri Grameri Projesi,
4. Göktürk (Runik) Yazılı Belge, Yazıt ve Anıtların Albümü Projesi.

Türk Dil Kurumu 800’e ulaşan yayını, 40 Bilim Kurulu üyesi, 17 uzmanı, 56 çalışanı ve zengin bir araştırma kütüphanesiyle Türkiye’nin saygın bilim kuruluşlarından biri olarak çalışmalarını sürdürmektedir.